« Home | Me: Fusion of Con-fusions » | Puma » | Babel » | "Yasanmis Sehir Hikayeleri" oh cok klisesin dostum! » | Sen tanri misin? » | Welcome to the desert of the real » | Ninjayim ninjasin ninja » | On Bullshit » | Gelene Tom gidene Brad! » | oh my gosh! »

Audrey! (rocky'nin adrian'i (!) degil bu)


Audrey, sen bitanesin, biliyorsun bunu dimi?


That's me in the corner.

Diyorum ki, takvimlerimizi 1950lere ayarlayalim. Audrey, Ingiltere'den dans egitimini almis Amerika'ya gelmis, Hollywood'un tasli yollarinda yeni yeni emeklemeye baslamis. Tam tarih 1952 olsun mesela. Roman Holiday'in cekimlerindeyiz. Tek fark, Gregory Peck gitmis, yerine yakin gelecekte turkiye'nin oscarli ilk ve tek oyuncusu olacak olan QM eslik ediyor Audrey'e. QM, o zamanlarda, fotografta da gorulebilecegi gibi, uzak dogulu arkadaslariyla ayni sofrayi paylasmakta, cubuk tutarak yemek yemektedir. Ama bir sorun vardir, tabagin icindeki yemek sividir, cubukla nasil olmaktadir bu? Ayrica, tabaga batirilmis o paslanmaz celik super kasik, akillara QM'in sirf fotograf cektirmek icin otantiklik olsun diye o cubuklari eline aldigi suphesini getirmektedir. Anlayacaginiz, QM o donemde ucuz produksiyonlarin basit senaryolarin kurbani olan fakat gelecek vaadeden parlak bir oyuncudur. Roman Holiday, hem Audrey icin hem de QM icin ilk hit olacaktir. Cekim aralarinda, Audrey, Peck yerine, QM ile kagit oynamakta, cift birbirlerini kacamak bakislarla suzmekte, bazen de "aa sen kagit caldin ac bakayim avucunu" gibi cocuksu masum oyunlarla birbirlerine yaklasmaktadir. Tum ciftler bize imrenmektedir, gunde 1015 defa "siz var ya birbirinize super yakisiyorsunuz, sakin ayrilmayin" sozunu duyuyoruz, bunu duyan ben Audrey'in beline biraz daha kuvvetle sariliyorum, Audrey de bana donup soyle asik asik bakiyor:


Cok mutluyuz. Acayip mesuduz. Herkes bizden bahsediyor. NewYorkTimes, kendinden beklenmeyeni yapiyor, "Bir Turk Audrey'nin kalbini caldi" gibisinden magazinsel mansetler atiyor. NewYorkTimes'in yayin politikasinin icine edecek kadar kuvvetli bir ask bu. 85 punto ile "Kerem ile Asli b.k yemis", diyor Hurriyet gazetesi, onun yayin politikasi sasmamis da, uslubunun ayarini kacirtacak denli kuresel sarsinti yaratmis askimiz. Hersey guzel, hersey. Audrey arada bana "beni guzel buluyor musun?" diye soruyor, dilim tutuluyor, yutkunuyorum, nasil yani? Nasil yani seni guzel buluyor muyum? Kendinde misin Audrey sen? Herkes yapsin sen yapma bunu, Audrey.

Ilk resimde goruldugu uzere, masamda bir Audrey kitabi (ansiklopedi diyelim) yatiyor. Icinde Audrey'nin her doneminden yuzlerce fotografi, ilk dans gosterisinin bileti, aile albumu, hayranlarindan aldigi ask mektuplari, esine yazdigi ask mektuplari, modaci Givenchy ile olan inisli cikisli dostluk iliskisi, yani "all about Audrey" var. Ilerleyen gunlerde bu hazineyi siz sevgili okurlarimla paylasmayi gorev, borc, sorumluluk, odev vs. bilirim.
Posted by Picasa

Kendisinin yaratılmış en şahane dişi varlık olduğunu düşünüyorum. Kitabını da çok kıskandım ben de istiyorum :)

aa sok! biri bana mi sesleniyor, nedir hihi.

dear ayse, istanbula gelicem, sana da getireyim, ama parayi pesin alirim, ustune yatmak yok.

oh my god, Audrey'im buldum seni birakmam artik, remember me? QM?, nerelerdeydin sen hinzir sey.

unutmak mumkun mu! ama dur, bir saniye ya, ardesen? nasil ya! izninle biraz dumur olmak kendi kendime suracikta monsieur! hatta mavi ekran. audrey from ardesen. iyi mi!

qm!!!
ay ne guzel bi kitap o oyle.
ben de isterim aynisindan.

audrey? polar? ardesen? nasil? sen de mi? kidding? you can't be real, an illusion perhaps, a game of my mind. audrey, kamuoyu aciklama bekliyor, are you for real?

en fake, en plastic, en girl, en kisa surede, en ocakta, en paris gunlerinde.

hell yeah. i was born in ardesen. hani, ardesen'in girisinde bir cay fabrikasi var ya, iste onun asagisinda, denize cok yakindi bizim ev. babaannem hala orda yaslaniyor. akraba cikma olasiligimiz diyorum, acaba yuzde kac dear mr. qm?

bak su yerleri ve gokleri yaratan yuce rabianin hikmetine. bizim mahalle muftu mahallesi, o cay fabrikasina 5 dakika filan yurume mesafesinde. oraya yakin bir evlendirme salonu var, hey yavrum kac mesudiye cift gordum orda. bak neler hatirlattin bana. audrey hem delirdin mi, akraba olmamiz mumkun degil evliyiz biz -itirazi olan simdi sussun ya da sonsuza dek konussun.

kimin, ne gibi bir itirazi olabilir ki. gonuller coktan bir olmus. acaba, su ardesen'deki evlendirme salonunda nikah mi tazelesek. babaannem cok sevinir.

bende gelcem...:))))

audrey, sen tarihi al, ben orda olurum. benim dedemler de ardesen'de hem, onlar da gelirler, altin filan takarlar sana.

mathy, sensiz olur mu hic ya, ilk davetiyeyi sana yollicaz, dimi audrey oyle yapariz?

aaa! her seyi ben mi yapicam qm. zaten tez yazma telasi icinde perisan oldum. sen ayarla tarihi ama yer belli: kahyaoglu dugun salonu. acik hava. hatirlar misin orayi acaba. hihi.

tabi, ilk davetiye mathy'ye. ama, marthy sakin sen altin alma. ardesen'deki herkes altin takiyor. sen en iyisi bir kitap al bize.

polar'im audrey'im hatirlamam mi, keriz bendeniz "evlendirme salonu" gibi abuk bir laf ederken aslinda orayi anlatmaya calisiyordum, seneler gecti tabi unuttuk adini. kahyaoglu kahyaoglu kahyaoglu. tamam tarihi ben ayarlicam, ama cocugu sen buyutuceksin, cay toplamaya da sen gideceksin, rizeli bir erkekiz ne de olsa, koklerini unutan kahraman olamaz.

kokenlerini unutan tabi kahraman olamaz da, sen senelerce sosyoloji oku. sonra cocuk buyut, cay topla. babam kafami kirar. hayir, ben hic cekinmem tabi basarili bir erkegin arakadasinda duran kadin kariyeri yapmaktan ama, bir saniye ya, qm ya, terlik geliyor kafana bak! simdiden kavga etmeyelim istersen. kavga etmek icin onumuzde yillaaaar var.

etmeyelim kavga tabi sweetheart. karsi cinste aradigim ozellikler once saygi, sonra sevgi. bu arada sosyoloji + felsefe. dunyayi fethedebiliriz ikimiz beraber audrey. sevdim seni, don't leave me.

perfect couple. audrey ve qm'in sonsuz aski.

Post a Comment

a href="http://www.justforeignpolicy.org/iraq/iraqdeaths.html">Just Foreign Policy Iraqi Death Estimator