Wednesday, November 30, 2005

Memento


QM Posted by Picasa "We all need mirrors to remind ourselves who we are. I am no different."

Monday, November 28, 2005

The Village


QM Posted by Picasa M: How do you know that he has feelings for me?
S: He never touches you.

Sunday, November 27, 2005

Atlilar

Ortaokula giderken bogazi hergun iki kere gecerdim. Cogunlukla uyurdum. Uyumadigim zamanlar, gozlerim acik hayale dalardim. Bogazdan her gecisimde Istanbul'un tepelerine bakardim. Dev atlilar gorurdum, tepeden tirnaga silahli, ofkeli savascilar. Atlari ruzgar gibi, tepeleri un ufak ederek gecerlerdi. Kendi yasamindan buyuk bir amac icin savasmak icin can atan bekciler. Onlardan biri olmak isterdim. Yanlis zamanda dogduguma uzulur, baska zamanda dogsaydim buyuk bir savasci olacagima inanirdim. Bir sure, gogsum kabararak, onurla dolasirdim; ta ki basit, degersiz yasamimla beraber minik dunyamda kosturup duran boceklere katilana kadar.

Saturday, November 26, 2005

Wild at Heart


QM Posted by Picasa "This whole world is wild at heart and weird on top."

Friday, November 25, 2005

The Edukators


QM Posted by Picasa"It is the matrix. If you can see it, you cannot be in it."

Thursday, November 24, 2005

H

...being homesick for a place that does not even exist...

Wednesday, November 23, 2005

Tabi

O: Sacmalamaz misin lutfen?
B: Tabi ne demek, oyle bir sacmalamam ki, sen bile sasarsin.

S

L: So you are a stripper.
A: Yes, and?

........

A: Is that all you want?
L: What else could I want?

Dialog

B: Super, cok sevindim ya, nasil yaptin bu televizyon programi isini?
O: Oyle iste, Rekin onerdi, beraber yapiyoruz iste...
B: Eski gunler gozumun onune geliyor, tanismamiz, sonra o park...
O: Bebek parki.
B: Evet.
O: ...
B: ...
O: ...
B: Oyle iste.
O: Evet.

Eskici

"Eski sevgililerimi arayasim var. Kendimi zor tutuyorum." demistim birkac gun once. Tutamadim, aradim. "Arasam, benle uzun uzun konusurlar" demistim birkac gun once. Aradim, uzun uzun konustular. Mutlu muyum? Hayir. Sadece depresyonum biraz daha depresti o kadar.

Monday, November 21, 2005

Bush: 6. His


QM Posted by Picasa "Aptal insanlar goruyorum...her yerdeler... herkes gibi etrafta geziniyorlar...ahmak olduklarini bile bilmiyorlar."

Saturday, November 19, 2005

Hem Aptal Hem Katil


QM Posted by Picasa Heinrich Heine ne guzel soylemis: "There are more fools in the world than there are people." Ben olsam soyle derdim ama: "Eger insan 'akilli hayvan' ise, cogumuz sadece hayvan."

Thursday, November 17, 2005

Marx Usta'dan Emek Tarifleri


QM Posted by Picasa Malumunuz, epeycene yemek blogumuz var. Marx Usta da dusundu tasindi, yemek tarifi veremeyecegime gore emek tarifi vereyim bari dedi. Afiyet olsun.

Gerekli Malzemeler:

1. Bir tutam kalifiye, iyice ezilmis, otoriteye kopek zihingucu.
2. Neslinin en guclu dayaniklilarindan ozenle secilmis, etraftaki zibidilerin "amele" diye cagirdigi kol emegi.
3. Istege gore dogranmis, az kullanilmis, iyi durumda, mumkunse leasing yoluyla edinilmis uretim araci.
4. Tercihen bizzat doganin bagrindan yabanci eli degmeden, olmuyorsa emperyalist politikalar yardimiyla edinilmis, hammadde yigini.
5. Az serbest, cok tekelci global pazar.

Yapilis:

Sahip oldugumuz zihingucu, yonetici kademeleri olusturacak bicimde buyuk gokdelenlere asagidan yukariya dogru hiyerarsik duzende kumelenir. Gerekli is dagilimi yapilir, uymayanlar uyarilir. Kol emegimiz, tek bacali, catisi sirali ucgenlerden olusan fabrika adi yeri verilen mahzenlere kapatilir. Bu kitlenin sinif bilinci gelismesin diye aralarindaki iletisim olabildigince kisitlanir; kendilerini muhim gormesinler diye bolca asagilanmalari kar maksimizasyonu acisindan uygundur. "Disarda senin gibi milyonlar var be" diyerekten varligi hicsenir, yoksanir, mini minnaciklastirilir. Kumes hayvani muamelesi revadir bunlara.

Zihingucu, reklamcilik, kar artirim politikalari, hammadde aliminda ayak oyunlari, borsa, bankacilik, falan fistik konularina bakar. Kol emegi, hammadeyi makinalara yedirir, arti-deger uretir, ama o arti-degeri kendisi tuketmez. Kol emegi, cok yardimseverdir, yemez yedirir.

Zihingucu ile kol emegi gorusturulmez, aileler arasi kiz/kadin alisverisi en aza indirilir; birbirlerini tanimamalari, yolda gorunce zuzayli gormuse donmeleri saglanir. Kol emegi zihin gucunu gorunce "vay pice bak", zihingucu kol emegini gorunce ise "asagilik sey, gorgusuz hayvan" sozleri havalarda ucusur.

Fabrika/gokdelen iletisimi yuksek duzeylerde kurulduktan sonra uretilen mallar, piyasaya salinir. Zevke gore ustune bir miktar ambalaj, boyali sekerleme, aci sos ya da yagli kazik eklenebilir. Sicak servis, tuketici uzerinde "aman almaliyim, yoksa bilmemkime rezil olurum" etkisi yaratacagi icin tavsiye olunur.

Bir kusak boylelikle yok edildikten sonra, yeni kusak ayni cembere sokulur.

Bal seker olsun.

Wednesday, November 16, 2005

Sen?


QM Posted by Picasa Akil sagligimi kaybetmek uzere miyim? Ben boyle biri degildim ki? Ne oluyor bana? Bugun tanimadigim bir kiza "do you know whom you do look like?" diye aniden sordum. Sasirdi haliyle. "No, whom?" dedi. Ben de "Natalie Portman" dedim. Guldu, kibarca "oh thanks" dedi. Ben de "sorry" dedim, uzaklastim. Arkamdan bakakalmistir herhalde. Neydi bu simdi demistir icinden, ama kesin cok da mutlu olmustur, aynada saatlerce kendine bakmistir sonradan. Su dunyada bir kisiyi sevindirmis oldum, bu da bir hizmet sayilir.

Yani Natalie "bugun hic tanimadigim bir kadina sirf sana benziyor diye usulca sokulup merhaba dedim." (ki evet sana gercekten benziyordu.) Evet bunu yaptim. Hepsi bundan ibaret ama, seni aldatmis sayilmam herhalde. Sadece eski bir Leman Sam sarkisinin hakkini verdim. "Leman Sam kim mi?", tanimazsin Natalie. Hem Natalie, Sam "Sem" diye okunmaz, ama bosver, sana hersey mubah. Sonucta, "anladim ki hic kimse, hic kimse sen degil" Natalie...

Eski sevgililerimi arayasim var. Kendimi zor tutuyorum. Arasam, eger simdiki sevgilileri ya da esleri yanlarinda degilse, kesin uzun uzun konusurlar benimle, severler beni hala. Unutmadiklarini kendimden biliyorum. "Sadece yanlis zamanda tanistik seninle, hersey baska turlu olabilirdi belki de" desem hepsine. Akillarini celesim var. Yapabilirim bunu, yapmayacagim ama. Isin ozu pek iyi pek efendi pek muhterem bir insanim. Kim kaldi bizlerden azizim? Bu aziz o aziz degil, Natalie.

Tuesday, November 15, 2005

Sarhosluk


QM Posted by Picasa Bu bakis ne anlatir? Belki de herkese baska bir sey soyluyor, ama ben bana anlattiklarindan cok memnunum. Hayatimdaki bazi eksiklikleri sana bakarak gideriyorum, Natalie. Onlarca fotografin dosyalarimda yatiyor. Bilgisayarimin "arkaplan"ini susluyorsun, her actigimda seninle goz goze geliyorum. Bir sure bakisiyoruz, sonra ben islerime koyuluyorum. Birkac gereksiz yazi kirintisindan sonra "turn off computer"a dogru yonelirken yeniden goz goze geliyoruz. Gozlerimi kisiyorum. Konusursun diye bekliyorum, belki de "hello stranger" dersin, tipki "Closer"da Jude Law'a soyledigin gibi. Ben ne dedigini bile anlamadan gulumserim saf saf.

Sana bakarken huzun kapliyor icimi. Dunyada sahip olamayacagim guzel seyleri simgeliyorsun. Hayli basit isteklerim var aslinda. Kahramanin olsam bu yuku tasiyamam, oldugum yere cokerim. Seninle issiz bir sahilde otursak, bol bol konussak, sen bana film projelerini ya da Harvard yillarini, ben sana en sevdigim felsefecileri anlatsam. Denizde tas sektirsem, sen de bana "ne kadar yeteneklisin" desen, kendimi nimetten saysam. Sonra, hickira hickira aglasan, kahkahalarla gulsen, kisiliginin en derin taraflarini gostersen bana. Olur olmaz simarsan, elimden tutup savursan, gonullu kulun olsam, her dedigini yapsam. Hukmetsen bana, senin yaninda uysal bir kedi olsam, mirlasam. Dediklerini yapmazsam, bana boyle bakarsin. Herseyi unutabilirim bu bakisla, tum asi yanlarim kaybolur. Sonra, ilk defa "hic kimseyi senin kadar sevmedim" sozunu yalan soylememis olarak sana soylerim. Alayci alayci gulumsersin sen de. "Inanmadin mi?" derim, arkani doner gidersin. Oylece kalakalirim. Hainligini bile severim.

Hayatta hersey beyhude aslinda. Buyuk hedefler pesinde kosturunca yoruluyor insan, ve dinginlik zamanlarinda kendini kaybetmek icin cirpiniyor. En derinlerdeki soylenemez seyler hayatimizi suursuzca yonlendiriyor, ve sen benim icin o soylenemez seylerin tumunu simgeliyorsun. Yasamimdaki molalardaki sarhosluk istegimsin. Isin asli bundan ibaret.

Aslinda kimse seni haketmiyor Natalie. Ben bile.

Monday, November 14, 2005

Karanliklar Hukumdari diyor ki;


QM Posted by Picasa Bir Orc dunyaya bedeldir!

Yalan: Sonuc mu? Niyet mi?

Yalan, yanlis bir sey soylemek midir yoksa yanlis sandigin bir seyi soylemek mi? Yani,

a) Bir kisi yanlis sandigi ama gercekte dogru olan bir sey soylese yalan soylemis olur mu?
b) Bir kisi dogru sandigi ama gercekte yanlis olan bir sey soylese yalan soylemis olur mu?

Dusundum, bulamadim.

Sunday, November 13, 2005

Tanidik seyler

B: Ne bakiyorsun?
O: Cok salaksin da ona bakiyorum.
B: Sensin salak.
O: Geber!
B: Sen geber.
O: Ne olur bir kere cevap vermesen, bir tarafin mi eksilir?
B: Neden cevap vermeyecek misim? Sen kimsin ki?
O: Demek bir degerim yok.
B: Yok tabi.
O: [Gozler dolar]
B: Ne oldu simdi? Yine mi ayni numara?
O: [Sular seller]
B: Peki salagim ben. gebereyim hem.
O: [Salya sumuk arasinda] Bu kadar kolay mi yani?
B: Ne istiyorsun sen benden?
O: Daha ne istedigimi bilmiyorsun.
B: Soylemezsen nasil bilebilirim?
O: Soyleyip de bilirsen ne kiymeti kalir?
B: Yarabbim, neydi gunahim...
O: Salak sey.

Saturday, November 12, 2005

Haksizlik! Belki alismam lazim!


offf!! Sinir olmaktayim. Su an itibariyle maci izleyemiyorum. Internetten izlerim demistim, kanald websitesi ib.elik yapti. Of ki ne off! Benim icin de izleyin, cipsleri bitirmeyin ama. Rakip atak yaparken ellerinizi kenetleyin. Gol olmuyor o zaman, tasdiklidir.

Sorunsuz bir insanim

Benim sorunum da bu iste. Insanlar dert dinlemeye bayilir. Dostluklar dert alisverisi ustune kuruludur. Benim ise hic bir derdim yok. Bazi insanlarin nasil o kadar derdi oldugunu anlayamiyorum, kesin cogunu salliyorlar, sizi gidi atmasyon dert uyduruculari. "Ah biliyor musun soyle de bir derdim var" ile baslayan cumleler bana yabanci. Ya cok ongoruluyum ve sorunlar ortaya cikmadan engelliyorum ya da cok sansliyim ve hic bir sorun bana bulasmiyor. Her iki kosulda da bayik bir insanim. Mukemmelim de kimse mukemmelleri sevmez ki. Sadece saygi duyarlar. O da guzel, yetinmesini bilmek lazim. Yoksa bir yerlerden bir dert mi yaratsam ne yapsam? Devasiz bir hastalik? Bir sinavdan cakma? Hatun kisi tarafindan reddedilme? Yahu, bunlar da dert mi der gecerim, ondan korkuyorum. Buyuk problemlerin adamiyim, ne yapayim ya.

Friday, November 11, 2005

The Categorical Imperative

Kant, herhalde anlasilmazligi ile buyuleyen en nadide felsefecidir. Nasil yasamayaliyiz sorusuna verdigi cevap bunun guzel bir kaniti. Bir turk ile Kant'in yasamin gizemlerine degin olasi muhabbeti su sekilde olabilir mesela:

T: Hocam ben dusundum de, nasil yani? Ne yapmam lazim? Bana bir akil ver.
K: Kategorik Imperative'e gore yasaman lazim yavrucum, yani: You ought never to act except in such a way that you can also will that your maxim should become a universal law.
T: Abi ne diyosun ya, beni kategorize mi ediyorsun?
K: Enteresan bir bakis.
T: Bak buyuyumgsun birsey demiyorum, buyuge el kalkmaz.
K: Ben Konigsberg'e geri doneyim.
T: Don tabii, durdugun kabahat.

Kant, bir tanedir. Baska Kant yoktur.

Wednesday, November 09, 2005

Unutulmaz Film/Dizi Replikleri

Deliyurek dizisinden;

Turgay Atacan (Derin Devlet mensubu komik insan): "Ben bir dahiyim Miroglu, dusun, kim benim kadar acimasiz ve ayni zamanda benim kadar sempatik olabilir"

Miroglu, onaylayici bir bicimde siritir. Zira, Miroglu pek konusmaz, agir adamdir.

Hayat Taktikleri: Neden? Nasil?

Her zaman her durumda istisnasiz olarak anlamli olan sorulardir. Akilli oldugunuza dair bir izlenim verirler. Etkilerinin yuksek olmasi icin "amaa neden oyle diyooosaannn?" seklinde degil de, "neden oyle olsun ki? alternatifleri dusun" seklinde hafif telkin verir gibi derin bir edayla sorulmalidirlar. Her zaman alternatif vardir, tek yapmaniz gereken bunu karsi tarafa hatirlatmaktir. "Kim? Nerede?" gibi sorulara nazaran olayin tam yuregine inen sizi gizemli dehlizlere ceken esrarengiz sorulardir "neden?" ve "nasil?"

Ben pek sormam bu sorulari. Zeki gorunme taktiklerinden hoslanmam. Ama hoslananlara tavsiyem, iki lafin arasinda "ben cok dusunuyorum, beynimde onlarca soru var" etkisi yaratmak icin bu sorulari kullanmalaridir. Zaten pek cok kimse "nedensiz ve nasilsiz" yasadigi icin peygamberimsi bir etkiniz olacaktir.

Tuesday, November 08, 2005

Uyku, biraz daha uyku

Uyuyamiyorum. En az iki saat yatakta donmem gerekiyor. Bir sinir harbi. Beynimden binlerce dusunce geciyor. Hepsini unutmak istiyorum. Sonra koyunlari sayiyorum. Yuze gelince, fark ediyorum ki, koyunlari sayarken bir yandan da dusunceler hala beynimde. Koyunlar beni sayiyor. Sonra yorganin altina giriyorum. Saklaniyorum. Cocukken de yapardim, sadece nefes alinabilecek bir yer birakiyorum. Bogulmuyorum, ama bu da fayda etmiyor. Sonra tavana dikiyorum gozlerimi. Tavan beyaz. Gozlerim acik uyuyayim diyorum. Gozlerimi yoruyorum. Uykum gelir gibi yapiyor, gelmiyor. Sonra bir blog adresi aliyorum, bu blogu yaziyorum. Nafile.

Cildiriyorum.

a href="http://www.justforeignpolicy.org/iraq/iraqdeaths.html">Just Foreign Policy Iraqi Death Estimator