Wednesday, August 30, 2006

"bad intentions"

En insancil seyler, en adaletsiz sinavlara donusebilir. Mesela, A kisisiyle bulusacaksin. Bu A kisisi uzerinde daha onceki bulusmalarda birakilan intibadan memnun degilsin. O zamana kadar onu yeterince etkileyemedigini, yeterince gulduremedigini, yeterince zekice seyler soyleyemedigini dusunuyorsun. (Aslinda onun senden etkilenip etkilenmedigi cok da onemli degil, onemli olan skor tabelasinda ne yazdigi, maci kazanip kazanmadigin. 1-0 olsun bizim olsun yani. Iliski kurulunan kisi, aslinda senin rakibin, ama isin en guzel tarafi o henuz bunu bilmiyor. O senin basarina giden yolda bir aractan fazla bisey degil.) Simdiki bulusmaya "iliski notu"nu yukseltmeye calisan bir ogrenci gibi hazirlanmak gerek o zaman. Surda su denebilir, ilk ne soylenecekse belirlenmeli, olasi muhabbet konulari onceden zihine yerlestirilmeli. Olaya bu acidan bakinca, her bulusma bir "performans" sergilemesi oluyor. Surekli "showman" gibi dolasmak, fakat bunu abartmadan "sevimli insan" kivamini koruyarak yapmak gerek. Bir denge meselesi yani. Kolay degil kesinlikle.

Insanlarin baskin cogunlugu aptal yaratiklardir. Mutlu etmek acayip kolaydir. Iletisim denen sey sacmalik aktarimidir, dedikodudur, duzmecedir. Insanlar, ikili iliskilerde derinlik aramazlar, "ariyorum" diyenler yalan soyler. Herkes biraz eglenmek, biraz gulmek, orda burda surtmek ister. Otesi safsatadir, bostur. Herkesin isi gucu var ya, kim ciddiyetle zaman kaydetsin. Allah mustehakinizi versin.

Saturday, August 26, 2006

...

ABD'de (ya da, sanirim, genel olarak yurtdisinda) yasamak insanin kisiligine "tecavuz" aslinda. Hudutlarin disinda uzun sure kalmak, herhangi bir "normal" bunyede bile onarilmaz yaralar acabilecek denli zedeleyici, yogun ve yorucu bir tecrube olabilir. Fakat, bu hudut asiminin olumlu ve baska hic bir sekilde ulasilamayacak sonuclarinin da olmasi bir o kadar mumkundur. Hudutlarla kastedilen sadece ulkeler arasi tel orguler degil, ayni zamanda kendi kisiligimizin etrafina farkinda olmak ordugumuz bariyerlerdir. Tel orgulerin otesine gecmek, o gorunmez bariyerleri gorunur kilma ve onlarin otesine gecme potansiyeli icermesi bakimindan elzemdir. Hudut asiri yasam tecrubesi, bizlere farkli "benlik" olasiliklari sunarak, eski tek-benli kimligimizi paralize eder. Her zaman sahip olunan o "birseyler ters gidiyor, ama ne?" hissiyatinin kokenlerini gun isigina cikarabilir, secim olanaklarini arttirarak ozfarkindalik icin gerekli olan bilinc duzeyine erismemize yardimci olabilir. Cunku ozfarkindalik denilen sey ancak, ebed-muddet degismez donuk kimliklerin degil, dinamik olasiliklar dunyasinin icinde yeserebilir.

Thursday, August 24, 2006

Back to the US

Gururla soyluyorum burda "tatilin nasil gecti turkiye'de" diyenlere: It was great, because I studied nothing philosophical. 3 ay bilmem kac gun hic felsefe okumamak, video klibi gibi hizli ama ofkesiz bir yasam surmek bana acayip yaradi. Biraz kendime geldim, insan olmanin gerekliliklerinden birini ("sosyal" olmayi) hatirladim. Yeni dostlar edindim, hic bir eski dostu kaybetmedim. Haftasonlarini barlara kilitledim, unlu eglence mekanlarina ses sinirlamasi kondugu zaman icin icin uzuldum. Eski sevgililerle bulustum, pismanlik hikayelerini dinledim, ve bundan acayip tatli ve intikam kokan bir haz aldim. Tabi bu hazzi aldigimi caktirmadim kimseye. Eskiden olsa "dejenere" olarak tanimlayabilecegim bu yasam tarzina, eminim ki, daha uzun sure dayanamazdim. Tam vaktinde bitti. Iyi de oldu. Evet, ben yaptim, pisman da degilim hani.
***
Simdi kendimi soyle cumlere hazirliyorum: "Naturalism as a view of what is so, or what the world is like, must be given some determinate and restricted content. That means that anything that human beings think about, believe in, care about, or value lies that lies outside that restricted conception cannot really be seen as part of the natural world in which they live. But since it cannot be denied that people do have the very thoughts, beliefs, valies, and concerns in question, the contents of those attitudes will have to be understood and accounted for in terms of something less than their possible truth" (Barry Stroud, "The Charm of Naturalism"). Eh o kadar da kotu degil. En azindan okudugum zaman, bu satirlari gozumun onunden hemen cekmek icimden gecmiyor. Okuma heyecanini tekrar kazanmis olmak gibisi yok.
***
Saclarimi kestirdim, kisacik oldu. Herkes cok begendi. "Cute" olarak anilip da "striving for beauty" olma durumundayim simdi. Karin adli prof "yeni imaji"mi takdir etti. Ardindan neden onun dersine kayit olmadigimi, etigi eskisi kadar ilginc bulup bulmadigimi sordu. Ilginc buldugumu ama kendisinin bu dersi katlettigini soyleyemedim. Bi seyler zirvaladim, konuyu gecistirdim.

Tuesday, August 08, 2006

Keyfe keder

Guzide Turk ordusunun eski ust duzey generallerinden biri cikip suna benzer kelamlar buyurdu: "Semdinli'de duzenlenen benzeri operasyonlarin emirlerini bizzat kendim verdirmistim. Birkac yere bomba attirdim. Ama Semdinli'deki olay cok acemiceydi, ellerine yuzlerine bulastirdilar." Nasil da guzel boburleniyor dimi? Kendisi yapti da yakalanmadi, cok profesyonel. Simdi de "yaptim ama yakalanmadim, ehehehe" diye guluyor. Aferim sana pasa hazretleri. Bu nasil birseydir, nasil bir ozguvendir aklim alamiyor. Bu sahis acik acik "suc isledim, ordu kurumunu toplumu terorize edecek ve halka korku salacak sekilde kullandim" diyor aslinda. Ve kimse cikip da "ey sayin pasa, sen suc isledin" demiyor. Ne bir sorusturma var ne bir kinama. Simdi MHP'de ust duzey bir mevkide kendisi. Dusmanin bir kismi da icerde.
***
Ahmet Hakan, Castro ile Che arasindaki 7 farki siraliyor ve sanirim en vurucu oldugunu dusundugu maddeyi sona sakliyor: Kadinlar Fidel'e, kizlar ise Che'ye hastadir. (Kadin-kiz ayrimini sanirim cinsellik deneyime sahip olan ve olmayan olarak degil olgunluk olcutune gore yapiyor) Akici bir uslupla yazan eski milli goruscu yeni liberal bu sahsin kestirme tespitleri bazen "aa evet!" dedirtebiliyor. Ama yukardaki tespitin tasidigi dogruluk, sadece Che'nin Bolivya daglarinda genc yasta katledilmesi ve buna karsin Castro'nun Kuba iktidarinda kalip yaslanmasina bagli. Genc kizlar, "cesedi genc" olan Che'yi, olgun kadinlar ise iktidar sahibi "yasli kurt" Castro'yu sevebilir. Normaldir bu durum. Ama anneme sordum, o Che'yi tercih edermis.
***
Cevremdeki insanlarla kurdugum iletisimde hep bir iktidar savasi gozlemliyorum. Ufak ufak laf sokmalardan acik ve kirici elestirilere kadar ne ararsaniz olabiliyor. Neyse ki, diyorum bazen kendi kendime, cok da kirilgan bir yapim yok da etkilenmiyorum fazla. Yoksa, asosyal olmak icin fazlasiyla neden var cevremizde.

a href="http://www.justforeignpolicy.org/iraq/iraqdeaths.html">Just Foreign Policy Iraqi Death Estimator