Secimler
Televizyonlarda kahve kahve sokak sokak dolasip "halkin secim nabzini" tutma niyetiyle yola cikan programlardan edindigim ilk izlenim, oy'unu hangi parti veya kisiye verecegini ayan beyan soylemek konusunda Turk halkinin rahatsiz bir tavir sergiledigidir. Sanirim, oy'unu hangi yonde kullanacagini ifsa etmede sergilenen gonulsuzluk, bu tip bir ifsanin kisisel yasami kamuoyu ile olcusuzce paylasmanin kabul edilemez oldugu yonundeki genel toplumsal yarginin bir uzantisi olarak aciklanabilir. Halkimiz secimlerde tutacagi "taraf"in kamusal bir mesele olmadigina kani olmus olmali ki, bu hususu kendine saklama yolunu tercih ediyor. Secimlerin ideal bir kamusal eylem oldugu dusunuldugunde halkimizin sergiledigi oy'unun rotasini aciklama gonulsuzlugu paradoksal bir durum olarak nitelenebilir. Bu gonulsuzlugun altinda bir cesit "fislenme" korkusu, aciklayacagi partinin iktidar olmamasi halinde yasayabilecegi muhtemel baskilardan urkme gibi nedenler aranabilir belki de.
Ben oy'umu nereye atacagimi soylemekte bir beis gormuyorum. Sol'un ortak Istanbul (2. bolge) adayi olarak aciklanan Baskin Oran'a gidecek benim oy'um. Turkiye'de sosyalist sol'un iyice kan kaybina ugradigi su donemde tek kisiyle dahi olsa parlamentoda temsil edilebilmek ufak da olsa bir "oh" cekmemize vesile olabilir.
Ben oy'umu nereye atacagimi soylemekte bir beis gormuyorum. Sol'un ortak Istanbul (2. bolge) adayi olarak aciklanan Baskin Oran'a gidecek benim oy'um. Turkiye'de sosyalist sol'un iyice kan kaybina ugradigi su donemde tek kisiyle dahi olsa parlamentoda temsil edilebilmek ufak da olsa bir "oh" cekmemize vesile olabilir.