« Home | Fantastik Apartman » | Bir cirpida sevmedigim 10 sey » | Ahmet Altan, Sorumlu Aydin Tavri » | Hrant, ne cok seydin sen aslinda » | Nazim Hikmet Memleket » | Kirildi Kalem » | Hrant Dink » | Yasayan en etkili 100 entelektuel » | Hulya Avsar versus Timur Selcuk » | Barda (2007) - A Movie by Serdar Akar »

Kenan Isik Fenomeni ve Hayat Cizelgem

Kenan Isik'in adinin hakkini verdigi yillardi. O yilllarda Kenan Isik, bir yandan evin dadisi Gulben Ergen ile kiristirirken bir yandan da yine ABD asirmasi bir yarisma olan "Kim besyuz milyar ister?"i sunardi (simdi facia bir sekilde "kim besyuz bin ister?" olan o bitik yarisma). Evet o yillar. Bu yarismanin ABD'deki karsiligi "Who wants to be a millionaire?"dir, hala gosterimdedir, kimse de sikilmadan izlemeye devam eder. Biz yedik o yarismayi. Afiyet olsun. Iste o yarismasinin firtina gibi estigi o "tekinsiz" (bkz. havali bir kelimenin yerli yersiz kullanimi) yillarda Kenan Isik icin ekranlara kosturan Turk kadinlari vardi. Kenan Isik amca (abisin, abi, tamam yuzunu dokme hemen) elini cenesine goturmek suretiyle en esrarengiz hamlesini yaparak yarismaciya su soruyu sorardi: "Son karariniz mi?" Yarismaci ister hemencecik "son kararim" desin ister bir sure dusunsun, Kenan Isik uzun uzun bosluga bakarak derin dusuncelere dalardi. Sanirdiniz ki kuantum fizigi ya da ne biliyim dunya barisi gibi cesitli sonsuz bilinmeyenler uzerine dusunuyor. Yarismaci "son kararim" dedikten sonra Kenan Isik'a bakar, bir sure tatli gergin bakislarla cilvelesirler -erkek yarismacilar dahil-, sonrasinda ise yarismaci "Kenan bey dedigimi anlamadi herhalde, hata bende tabi" gibi ezilir buzulurdu. Sonra, Kenan Isik bir anda derin dusuncelerden uyanir, "demek son kararin, gor o zaman gununu" kivaminda kuser gibi kutuyu actirirdi. Kutu yoktu o yarismada, olan sey -kuyruklu s, noktasiz i, k- idi. Ama bende kuyruklu s olmadigi icin gercekten acilan seyi yazmam ayip kacardi.

Neyse. Kenan Isik cok karizmatik gelirdi pek cok kadina. Gunlerden birgun Kenan Isik'in gazetede soyle bir demecini okudum: "Kadinlardan yana hic derdim olmadi. Hic bir kadina teklif etmedim, hep onlar bana yanasti." O anda bende salterler atmisti. Ya nasil ya? Donuk bakislar, beyaz sakal, el cenede durus...Bu mu karizma yani? Birkac gun Kenan abi'den gorduklerimi denemek suretiyle kadinlar uzerindeki etkimi test ettim. Sonuc felaketti. Aldigim tepkiler "QM ne oldu sana durgunlastin, hasta misin?"dan tutun da "QM nereye bakiyorsun oyle, ben burdayim, heeey"e kadar uzanmaktaydi. Kenan Isik taktiginden vazgectim bende. Karizma, insanin kendine yakisani giymesidir dedim. Karizma, kendin bilmektir, sen kendin bilmezsen ya nice okumaktir, deyip kendimi derslerime, ilim irfana verdim. Kenan Isik benim hayatimin sekillenmesindeki rolunu bilse gozleri yasarirdi herhalde. Sayesinde karizmanin farkli yollari konusunda ihtisas yaptim. Ama "hala kadinlardan yana hic derdim olmadi" diyecek kadar yol alamadim. Alamadim. alamadiiiiiiimm (bu noktada kahramanimiz elleriyle gozyaslariyla sulanmis yuzunu kaparatak-tan kosarak bulundugu mekani terk eder. Bir an donup arkasinda bakar, sonra kosmaya devam eder. Perde kapanir.)

karizma konusunda kendine kenan ışık'ı model alman baştan yapılmış bir hataymış zaten. neyse ki erken farkedip kendini ilime vermişsin.

ah be qm, bana hiç karizmatik bi bakışla bakmadın ya!! alacağın olsun! :P

skoer abicim haklisin, valla yaptik bir hata, gencligimize ver..seni de uzmek istemiyorum simdi, iyi bir abimizsin, hem uzaga gitmissin..

mathy, firsat olmadi be guzelim, istedigin bakis olsun..bi geliyim, aticam bi bakis valla soz. ama erimek yok sonra :P

kuzum qm, bi türlü görüşemicez...denk getiremicez...:(
senin karşında erimemek mümkün mü be şekerim! rıın rıınnn...:PPP

ablanın karşısına oturuyoruz. entelektüel bir tartışmanın ortasındayız.
ablayı dikkatlice dinliyoruz. "ne desen haklısın, ama tamamlanması gereken eksiklerin var" havası yaratıyoruz.

kıs şimdi gözleri hafiften, birini, tercihan soldakini azzıcık daha kıs. sigara içtiğini varsayıyorum (bu kadar soru işareti olan adam herhalde içiyodur-mantığa gel)çek bi nefes, derince, gözlerdeki kısıklığı sakın ha bozmadan başı hafifçe yukarı kaldır.
önemli not: fırtı çekmeden evvel kısık pozu takınıyoruz, aman duman kaçmasın diye şeettim sanılmasın.
hah, başı hafif uykarı kaldırmıştık, dumanı üflüyoruz, baş yukarıda ya, abla göz hizamızın altında kaldı haliyle. şimdi indir bakışları yavaşça ablaya.
ha işte bu kadaaar. :D

mathy, yerin yedi kat dibine girsen de arsin yedi kat yukarsina ciksan da bulurum seni. karadeniz damarimi attirma benim! ayrica, pek mumkun degil, evet hihi (kemal sunal gulus efekti).

doli, ya sen bu isin kitabini yazmissin da haberimiz yokmus :) dediklerini ayna karsisinda tatbik ettim, valla kendime bakarken bir hos oldu icim :) ama tamam da bu hareketi hadi bi kere yaptik iki kere yaptik...sonra? hatun kisi demez mi senin olayin da bundan ibaretmis diye. arti bi kac taktik daha versen diyorum.

haydaaa. böyle yapan erkeklere bakınca için bir hoş oluyorsa dikkatli olmak lazım derim.

doli'den yeni taktikler bekliyoruz o ayrı.

skoer ya acayip provokatorsun ha! damari bulunca birakmiyorsun. illa tum kani cekeceksin. neyse ki aklibasinda biriyim. (kendine not: icinden 10a kadar say, gececek)

neyse ki öylesin.

niye benim kadınlarla hiç sorunum yok sanıyosunuz bre gafiller :D
şurda biz bize konuşuyoruz, ablayla niyet nedir onu diyin, taktikleri ona göre patlatiim.

misal bi de süpermarket taktiğim var, ama onda maksat başka. şirin, efendi ve bir o kadar da sıcakkanlı aşk adamı taktiği: markette yalnız gezinen potansiyel ablaları inceliyoruz. sepetinde 4 adet domates, 2 adet elma, küçük boy light yoğurt olan ablalar hedef, bunlar belli ki yalnız yaşıyo. (ha bunlara ek 6lık efesi de atmışsa sepete en güzeli tabii) neyse efen'im, sebze reyonunda sıkıştırıp yüzümüzde en sevimli gülümsememizle ablaya dönüp "sizce bu fasulyeler kılçıklı mıdır?", "bu patlıcanlardan güzel karnıyarık olur mu?" gibi mevsimin sebzesine uygun girişi yapıyoruz. ekliyoruz "dışardan yemekten usandım, mutfakla yeni yeni kaynaşıyoruz" vs vs... ha devamında abla gelip yemeği bizzat yapıyorsa, ya da pişirdiğimiz fasulyeyi kontrole geliyorsa taktiği doğru uygulamışız.
vatana millete hayırlı olsun.

not: "biz" diye yazmaya başlamışım gidişat kötü!

o vakit; "sizce bu fasulyeler kılçıklı mıdır?", "bu patlıcanlardan güzel karnıyarık olur mu?", "dışardan yemekten usandım, mutfakla yeni yeni kaynaşıyoruz" cümlelerinin rusça karşılıklarını öğrenip kendimizi bir ramstore'a atıyoruz.
akabinde abla gelip yemeği bizzat yapıyorsa doli'ye kadeh kaldırıyoruz. gerçi o altı bira da kadehle bitmez ya...

ve iste doli'den super bir taktik daha...doli sen bunlari kitapta topla valla, harcaniyorsun soylim. bu taktiklerin 1i 1000 para. kadinlarla hic sorunum yok demissin ya, tek sorunun onlarin idolu olmak senin..anladin sen onu :)

skoer, kaldir sen yine de kadehi...illa dibini gormen gerekmiyor ya.

maalesef doli burda çökmüş. bunları alan kız o kadar yemek pişirmiyodur, ayrıca biri bana bunu sorsa "annene sor" derim, "mutfak robotu muyum beeyyn" derim, saldırırım üstüne. bunun ideali:

"hanfendi sizin light yoğurda ihtiyacınız yok ki"dir. devamı kaymaklı olur.

kızı mutfağa layık görürseniz, o da mutfaktan çıkmaz ve orayı her türlü fanteziye de kapatır, ona göre. kızdan yüz bulamazsınız, artı göbek yapar.

ahaha çok güldüm ben buna. ya qm bilader buranın çivisini çıkardım ama iki laf daha edicem müsadenle :)

yemek hiçbir zaman karın doyurmak için değildir bence. doyma işini bi simit bi lahmacun da görür. ama naçizane gözlem ve kanaatim, karşısındaki kişiyi etkilemek isteyen her insan "sana elceğizimle yemek yaptım" moduna girer. salata da olur bu, omlet de, ama illa bi yemek yapılır. yemek yapmayı bilmeyen için daha da önemlidir bu. daha bi özenir, heveslenir. yemek, aşk, cinsellik ve hatta dostluk da bu sınıfta yakın bağlantılı bence. bi de mutfağa nasıl bakıldığı da önemli tabi, çıkmazsa çıkmasın n'olcek :D

tavlama faslından çıkıp ilişki faslına bulaşmaya başladığım şu güzide noktada işgal kuvvetlerimi blogunuzdan çekiyorum muhterem qm, selamlarımla :)

skoer, bol şans! arkandayız!

efendim, doli ile deryik arasindaki farkli kiz tavlama teknikleri uzerine olan gorus ayriligi konusunda benim dustugum durumu size bir ornek ile anlatmak isterim. Bundan 100 kusur sene once bir Rus Sosyal Demokrat Isci Partisi (RSDIP) vardi. Bu parti sonradan Rus Komunist Partisi olan parti. 1900lerin basinda bu parti icinde gorus ayriliklarina dusen iki grup olustu: Bolsevikler ve Mensevikler. Bunlarin unlu bir kongresinde Lenin Bolsevikleri temsil ederken, Plekhanov da Mensevikleri temsil ediyordu. Cok gelgitli toplantilardan sonra Lenin'in gorusleri hakim olmustu. Efendim, benim konumum burda bu toplantilari izleyen sahislardan birinin yaptigi yorum gibi: "Hangi tarafi dinlesem, o taraf dogru soyluyor gibi geliyor."

Yalniz ben sunu anladim, kizlar erkek olsa acayip kiz tavlarlarmis, ozellikle deryik ve doli. Ikinizin de uzmanligina hayran kaldim valla.

güzelmiş.

Post a Comment

a href="http://www.justforeignpolicy.org/iraq/iraqdeaths.html">Just Foreign Policy Iraqi Death Estimator